Çalınan tarihimiz, Kumluca hazinesi

Çalınan tarihimiz, Kumluca hazinesi

Antalya’nın Kumlucu ilçesinin batısında, ilçe merkezine 1 km. uzaklıkta, iki tepe üzerinde; günümüzdeki Hacıveliler köyü yakınlarında, antik dönemde kurulmuş olan şehrin ismi: Corydella’dır.

Alçak bir tepecik üzerine kurulan Corydella şehri: antik dönemde Likya birliği üyesi iken, bir dönem üyelikten atılır ve Rhodiapolis ile birlikte temsil edilmeye başlanır. Şehrin isminin Likya dilindeki karşılığı: Korydalla yani “Doruk Hisarcığı” dır.
MÖ.5. yüzyılda, Anadolu’yu işgal eden Pers ordularına yol gösteren casus Korydallas: bu şehrin bir ferdi olarak bilinir.
Roma döneminde varlığını sürdüren şehir, ancak Bizans ve geç Bizans dönemlerinde gelişme gösterir. Öte yandan: zamanla kıyı şehirlerine doğru gerçekleşen göçler nedeniyle, şehir önemini kaybetmeye başlar. 11. yüzyılda, Tekeoğulları Türk boyu bölgeye gelir ve özellikle ova üzerinde yerleşerek, günümüzdeki Kumluca yerleşiminin temelini oluştururlar.
Evet, şehir hakkında fazla ayrıntılı bilgilere girmek istemiyorum. Şehir, günümüzde, hiçbir özelliği olmayan bir antik yer olarak görülmektedir. Tiyatrosu yıkık durumdadır. Diğer önemli yapılarından geriye kalanlar ise, yine yıkıntı halindeki şehre su getiren su kanalları ve birkaç antik taştır. Çünkü: şehir kalıntıları, yani taşlar, çevre köy ve kasabaların binalarının yapımında kullanılmış ve bu yüzden, antik şehir, büyük ölçüde tahrip olmuştur. Diğer yandan kaçak define avcılarının kazıları da şehrin tahrip olmasına neden olmuştur.

Aradan yüzyıllar geçer.

1961 yılında, Kumluca yöresinde yaşayan yaşlı bir kadın, rüyasında bir define görür ve bu rüyasını çocuklarına anlatarak, ovadaki büyük ağacın altını kazmalarını söyler. Annelerinin söylediği yeri kazan çocuklar: tam sayısı, bugün dahi bilinmeyen, büyük bir define bulurlar. Define içinde: birçok Roma ve Likya birliği dönemine ait sikke bulunmaktadır. Ayrıca, yine muhteşem işçilik görülen gümüş kilise eşyaları bulunur. Bizans dönemini yansıtması, maddi yönü ve bilimsel değerinin çok yüksek olması nedeniyle, define dünyanın ilgisini çeker. Kilise eşyalarının üzerlerindeki yazılarda: Myra kuzeyinde Sion kilisesine ait oldukları belirtilmektedir. Eserlerin, MS.6. yüzyılda; tek bir atölyede, ancak farklı teknikler kullanılarak yapılmıştır.

Defineyi haber alan İstanbullu eski eser kaçakçıları, derhal Kumluca’ya gelirler. Dönemin Antalya Müzesi Müdürü İsmet Ebcioğlu; Antalya’dan Kumluca’ya gidebilecek bir araç bulunmadığından harekete geçemez ve bu araç bulunduğunda yani bölgeye gittiklerinde ise, definenin büyük bölümü İstanbul yolunu tutmuştur. Jandarma ve Müze müdürü, definenin yalnızca küçük bir bölümünü yani 20 kadar parçasını ele geçirebilirler.

Uluslar arası kaçakçı Yorgo Zakos: Amerika’da yaşayan emekli büyükelçi Robert Bliss ve eşi Mildret Bernes Bliss’e hazineyi 1 milyon dolara satar.

1963-1965 yılları arasında; İstanbul üzerinden İsviçre ve oradan da Amerika’ya kaçırılan definenin yine küçük bir kısmı, Avrupa’daki bazı koleksiyonerler tarafından satın alınır. İngiltere-Londra’daki Hewitt koleksiyonunda 4 parça ve Digby koleksiyonunda ise 1 parça bulunmaktadır. Ancak: Hewitt koleksiyonunda bulunan parçalar, başkalarına satıldığı için, günümüzde bu parçaların nerede olduğu bilinmemektedir. Bunların dışında, İsviçre’deki bazı koleksiyonerlerde de, birkaç Kumluca Definesi parçası bulunduğu tahmin edilmektedir.

Günümüzde, büyük bölümü yurt dışına kaçırılan definenin, yalnızca küçük bir bölümü: yani 14 parçası, Sion eseri olarak, Antalya Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

Definenin 18 parçalık bölümü ise, 1967 yılında Amerika’da ortaya çıkar ve halen Amerika’da Dumbarton Oaks koleksiyonunda bulunmakta ve Washington Dumbarton Oaks Müzesinde sergilenmektedir. Churc Treasure başlığı altında sergilenen eserlerin, Antalya yakınlarından gelme dini bir define olduğu ve yarısının Oaks’ta bulunduğu belirtilmektedir.
Daha önce de belirttiğim gibi, eşyalar, tek atölyede, çeşitli teknik ve stillerin bir arada kullanılması ve Bizans kilisesine ait çok sayıda dini eşya olması ve objelerdeki yazıların zenginliği açısından oldukça önem taşımaktadır.
Parçalar üzerinde: Bizansın en görkemli olduğu I. Justinyanus döneminde, Konstantinapolis (İstanbul) şehrinde yapıldıklarını gösteren damga bulunmaktadır. Bir kısım eşya üzerinde bulunan monogramlardan ise, bunların, hayırsever Piskopos Eutykhianos tarafından Sion Manastırına hediye edildiği belirtilmektedir.
Güney Likya dağlarındaki bir manastır için, olağanüstü hediye olduğu düşünülen Kumluca hazinesindeki parçaların tümü gümüşten ve önemli bölümü ise, altın kaplamalı tepsiler ve haçlar, kandillerden oluşmaktadır. Koleksiyon içinde, özellikle: İmparator Justinianus dönemine (MS.527-565) ait buhurdan büyük ilgi çekmektedir.

Definenin Amerika’da bulunduğunun ortaya çıkmasının ardından: ülkemize iadesi konusunda görüşmelere başlanır. Görüşmelerde, Müze tarafından, eserlerin 1963 yılında iyi niyet kapsamında satın alındığı belirtilerek geri iade edilmelerine olumlu bakılmaz. Müzenin bağlı bulunduğu Harward Üniversitesinin, 1973 yılında aldığı “Yasa dışı yollardan ülkelerinden çıkarılmış kültürel varlıkların ülkelerine iadesi” kararı uyarınca, dönemin müze müdürü Giles Constable: Türkiye’ye, hazinenin Antalya Müzesinde bulunan parçalarının da Amerika’ya götürülerek onarımlarının yapılmasını ve eserlerin 100 yıl süreyle Müze’de teşhir edilmesini ve sonra geri iade edileceğini söyler. Fakat, bu öneri kabul görmez.

Türkiye Kültür Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Dumbarton Oaks Müzesi Müdürlüğü arasındaki geri iade görüşmeleri, 1984 yılına kadar sürdürülür. Bir süre ara verilen görüşmeler, sonra yeniden başlar ve 2000 yılına kadar sürdürülür.

Evet, 2012 yılında, hazinenin ülkemize iadesi için yapılan görüşmelerin 45. yılı. Amerika gibi kültürel zenginliğe inanan bir ülkenin yasa dışı yollardan ülkemizden çalınarak kaçırılan bu hazineyi geri iade etmesi için ne bekleniyor anlamak imkansız. Bizansın en güçlü olduğu dönemde, ancak Likya bölgesinde dağların arasındaki bir manastırda, bu ölçüde zengin bir hazinenin bulunması ve aradan geçen yüzyıllar sonrasında ortaya çıkması, Amerika’ya kadar kaçırılması ve hatta, kaç parça olduğu bilinmemesi. Tüm bu sırlar, umarım birgün çözülür ve bu ilginç hazine, ait olduğu yere geri döner.

Aranan kelimeler:

21 Temmuz 2012
bosluk

cumhuriyet tarihi Son Yazılar FriendFeed
kişi siteyi ziyaret etti