Eğer kişide şans varsa, hayatta ne yaşarsa yaşasın, hiçbir olumsuzluk onun yaşayacaklarını engellemez. Bu düşüncenin tarih sayfasındaki tanıklarından birinin hikayesi, gerçekten ilgi çekmektedir.
Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan ile evlenerek Padişah damadı olan Rüstem Paşa: Kayınvalidesi Hürrem Sultan ile birlikte: Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi dahil olmak üzere, birçok entrikaya karışmıştır. Ancak karşıtları, kendisini gözden düşürmek için “cüzzamlıdır” dedikodusu çıkarmıştır.
Ancak aynı dönemde, Rüstem Paşa’nın üzerinden bit çıkmıştır. Bunun üzerine: “Olursa bir kişinin bahtı kavi, talihi yar, Kehlesi dahi mahallinde onun işine yarar” (Bu deyimin anlamı: “Ballı/şanslı kişinin üstünden bit çıksa işe yarar)
Bunun üzerine, Rüstem Paşa’nın lakabı “Kehle-i İkbal” olarak kalmıştır.
Yaşadığı dönemde, Padişahtan sonra en zengin kişi olarak anılan Rüstem Paşa: muhteşem bir servet yapması ile hatırlanmaktadır.
İstanbul’da Yedikule-Kazlıçeşme’de ilginç bir kilise bulunmaktadır. Aslında, kilise değil, kilise hakkında anlatılan bir efsane ilgimi çekti ve okurlarla paylaşmak istedim.
Fetihten önce, Bizans döneminde yaptırılan kilisede: 1453 yılında, fetihten hemen önce: bir rahip, mevcut havuzdan yakaladığı balıkları kızartmaktadır. Bu sırada: şehrin fetih edileceğine inanmadığından: kendi kendine homurdanarak “Türkler, ancak bu balıklar canlandığında şehri alırlar” demektedir. Tam bu sırada: tavadaki balıklar canlanır ve havuza geri atlarlar. Bu durumda: rahip ne hale gelmiş bilinmez ama şehir kısa süre sonra Türkler tarafından ele geçirilir.
Günümüzde, bu havuz adı geçen kilisede, bir şapelin altındadır ve içinde balıklar yüzmektedir. Bu kilise ile, başka kiliselerde görülmeyen ilgili ilginç bir özellik daha vardır. Kilisenin avlusu, bir zamanlar buradaki mezarlıkta bulunan eski mezar taşları ile döşenmiştir.