Atinalı bilgin Solon, bir gün Kral Kroisos’u ziyarete sarayına gelir.
Zenginliğiyle gösteriş yapmayı seven Kral, Solon’u sarayında gezdirip hazinelerini, edindiği mal varlığını büyük bir keyifle gösterir.
Sonra da Solon’a sorar “Sevgili Atinalı bilge dostum Solon, senin engin bilgine dair çok şey duydum, bilginin peşinden tüm dünyayı dolaştığın biliniyor, peki söyle bana kimdir dünyanın en mutlu insanı”
Solon, Krala hitaben: “kendisinin, dünyanın en mutlu kişisinden sadece bir tanesi olduğunu” söyler.
Kral Kroisos: bu cevaptan rahatsız olur.
“Diğer ölümlüler nasıl muhteşem bir sarayı, devasa bir krallığı olan Kroisos’tan daha mutlu olabilirler? der.
“Neler diyorsun Atinalı dostum, nasıl oluyor da beni bu basit ve ölümlü insanlardan daha az mutlu buluyorsun?”
Solon şöyle der: “Bugün işler iyi gidiyor diye, yarın da iyi gideceğini fark etme. Her an başına talihsizlikler gelebilir, bugün mutlu iken yarın da mutsuz olabilirsin. Senin mutlu bir insan olup olmadığını ancak ölünce anlayacağız.”
“İnsan için sadece talih ve talihsizlik vardır. Evet görüyorum sen çok zenginsin, çok insana hükmediyorsun, ama ömrün boyunca her zenginliğe erişmek mutluluğa yetermi? Bir insanın mutlu olup olmadığını anlamak için ömrünün güzel bir sonla bağlandığını görmek gerekir. O ki ömrü boyunca her zenginliğe erişir ve en son dünyadan hoşnut ayrılır, işte o bana göre en mutlu insandır. Her şeyin sonuna bakılmalıdır. Tanrı çok insana mutluluğu yem olarak sunar, sonra da çeker alır elinden” der.
Savaş
Sonrasında: Kral Kroisos Perslerle girişeceği savaş öncesinde Delpho rahiplerine danışır. Ancak kahinler, anlaşılması güç ifadeler kullanırlar ve net bir cevap vermekten kaçınırlar. Sadece savaşın sonunda büyük bir imparatorluğun yıkılacağını söylerler. Bunun üzerine kendine güvenen Kral Kroisos, Pers krallığına karşı MÖ 546 yılında saldırıya geçer.
Pteria’da iki tarafında kazanamadığı savaştan sonra yeni ve güçlü bir ordu kurmak için başkent Sardes’e döner. Ama onu izleyen Pers imparatoru Kyros, ani bir saldırı ile Sardes şehrini ele geçirir.
Lydia Kralı zengin Kroisos’un sonu:
Esir edilen Kral Kroisos, diri diri yakılmaya mahkum edilir.
Persler, zincire vurulmuş olan Kroisos’u odun yığınlarının tepesine çıkarırlar. Her iki yanına da yedişer Lydialı çocuk koyarlar. Kroisos, odun yığınının üstünde, Solon’un “hiçbir canlılın henüz yaşadığı sürece mutluluktan tam emin olamayacağı” yolundaki sözlerini hatırlar ve üç kez “Soloon” diye bağırır.
Kroisos’un bağırmasını işiten Pers kralı, adamlarına emir vererek ateşi yaktırmaz ve adını andığı şahsın kim olduğunu öğrenmek ister. Bir süre sustuktan sonra Kroisos, şunu söyler: “Bir adam ki, dünyanı yöneten kişiler onunla konuşabilmiş olsalardı; en büyük hazinelerden daha değerli bir şey olurdu.”
Sonra Atinalı Solon ile aralarındaki konuşmayı anlatır. Pers kralı Kyros’un yüreği sızlar ve bir gün böyle bir şeyin kendi başına da gelebileceğini düşünerek, Kroisos’un ve Lidyalı çocukların ateşin üzerinden indirilmelerini söyler.
Ancak ateş sönecek gibi değildir. Buna rağmen bir mucize gerçekleşir, Tanrı Apollon müdahale eder, gökten sel gibi yağmur yağar ve ateşi söndürür.
Kroisos, odun yığını üzerinden indirilince, Kyors ona “Kroisos, kim sana söyledi benim topraklarıma saldırmayı ve benimle dost yerine düşman olarak karşılaşmayı” der.
Kroisos “Kral, bunu yapan senin iyi talihin ve benim kötü talihimdir, çünkü kimse barış dururken savaşı seçecek kadar deli değildir, barışta oğullar babalarını gömerler, savaşta ise babalar oğullarını mezara indirirler.”