Doğumu sırasında, annesinin doğum sancılarından kıvrandığını görünce, Zeus’tan sonsuz bakirelik dileğindu bulunur ve bu dileği kabul edilince, hep bakire olarak kalır.
Birçok sıfatları vardır. Işıldayan’dır. Ay’ın temsilcisidir. Horemoros’a göre: ok atan’dır. Çünkü; okları acımasızdır. Ama, bu oklar, ay ışığının da simgesidir. Avcı Artemis’tir, o. Vahşi hayvanların kraliçesidir.
Güzeldir, ama aynı ölçüde vahşi bir tanrıçadır. Kendisine karşı yapılan saygısızlığı ve ihmali, hiçbir zaman bağışlamaz.
Yunan kralı Agamennon’a kızar; çünkü tanrıçanın kutsal geyiklerinden birini avlamıştır. Troya üzerine yürümek için gemilere binip yelken açtıklarında; rüzgar esmez olur. Gemiler oldukları yerde kala kalırlar. Agamennon’dan avladığı geyiğin yerine, kendi kızını kurban etmedikçe, öfkesi yatışmaz. Agamennon kızını kurban etmeye razı olunca, bu safer tanrıça bir geyik gönderir, geyik kurban edilir ve tanrıça rüzgarları salıverir.
Hiçbir ölümlü erkek, tanrıça’ya el süremez, onu çıplak’da göremez. Eyer, görecek olursa cezaya çarptırılır. Aktion bir avcıdır. Köpekleriyle dağ bayır dolaşır, av peşinde koşar. Ama, bir gün yolu Artemis’e adanan kutsal bir ormana düşer. Yorulunca, bir ağacın gölgesine oturur. O sırada, yanında perileriyle birlikte, Artemis gelir. Ancak, Artemis’te yorulmuştur ve ormanın kuytu yerindeki göl’e girip, serinlemek ister. Önce; ok ve yayını, sonra ise giysisini çıkarır. Bütün gözlerden uzak olduğunu düşünerek, perileriyle birlikte, çırılçıplak göle girerler. Ama; çok geçmeden, birdenbire bağrışmaya başlarlar. Gölcüğün kıyısındaki adamı, Aktaion’u görürler. Tanrıça; göl’den bir avuç su alır ve Aktion’un yüzüne atar. Genç adam; bir geyiğe dönüşür. Bunun üzerine, yanındaki köpekleri, kolay bir av bulduklarını düşünerek, üstüne atlarlar ve onu parçalarlar. Aktion; bilmeden yaptığı saygısızlığın cezasını, böylece ödemiş olur.
Ephesos Artemis’i ise şöyle anlatılır. Bu Artemis, Yunan Artemis’inden çok farklıdır. Efes Müzesindeki heykellerinde: tanrıça, hep doğurganlığı simgeler. Göhsü; dizi dizi memelerle doludur. Bunlar; onun doğurganlığını simgeler ve Yunan Artemis’inden onu ayıran en büyük özellikleridir. Efes Artemis’i; Anadolu’nun ana tanrıçası Kybele’den sonraki aşamadır. Ona, göhsündeki memelerinin çokluğundan: Polymastos (çok memeli) denmiştir. Tapımı da, Kybele’ye olan tapınımın hemen hemen aynıdır. Efes’te onun adına yapılan, ancak günümüze yanlızca birkaç temel taşı kalan tapınak; dünyanın yedi harikasından biri sayılır.
İncil’in ” Resullerin İşleri” bölümünde anlatıldığına göre: Aziz Paulus; hıristiyanlığı yaymak ve Artemis heykellerine tapınmanın saçma olduğunu belirtmek için yaptığı konuşmalarda; halkın büyük tepkisiyle karşılaşmıştı. Zaten, bu olaydan sonra, Aziz Paulus, Efes’den ayrılmak zorunda kalmıştır. Yani; Artemis’e duyulan saygının büyüklüğünü düşünün.
Evet; Artemis işte bu. Anadolu’da büyük saygı duyulan, yüzyıllarca tapınılmış Ana Tanrıça Kybele’nin takip eden aşaması olarak tapınılmış bir tanrıçadır. Zaten; Artemis’in Anadolu’lumu yoksa Yunan kökenlimi olduğu konusunda büyük spekülasyonlar vardır. Ama genellikle, Anadolu kökenli bir tanrıça olduğuna inanılır.