Burası, Eski Bizans kilisesi “Aya Teodosia” dır.
1499 yılında camiye çevrilmiştir.
Gelelim Aziz Teodosia kimdir?
İmparatorluk Sarayının giriş kapısının üstündeki “İsa İkonu” nun kaldırılması; Teodosia isimli bir kadının önderliğindeki halk tarafından tepkiyle karşılanır ve bunun üzerine Teodosia öldürülür.
Daha sonra, öldürülen bu kadının bir azize olduğu anlaşılır.
Tüm eşyalarıyla birlikte, isminin verildiği bu kiliseye gömülür.
Bir anda önemli olan bu kişiyi ziyaret etmek için, kiliseye pek çok insan gelmeye başlar.
Ancak 1204 yılındaki Haçlı-Latin işgali sırasında, bu kilise de tahrip edilir.
İşgalden sonra, kilise restore edilir ve ardından “29 Mayıs” tarihleri, her yıl Azize Teodosia Yortusu olarak kabul edilerek dini törenler yapılmaya başlanır.
Azize Theodosia’nın simgesinin “gül” olduğu söylenir.
Adının anlamının da “solmayan gül” olduğu rivayet edilir.
Bu yüzden, bu kutsal yortu günlerinde, kilise güllerle donatılırmış.
Ayrıca kilise, zamanla adeta bir şifa merkezi durumuna dönüşmüştür.
Dilsiz birinin gelmesi ve dilinin çözülmesi, kilisenin bu özelliği daha da kuvvetlendirmiştir.
Evet, bina, şehirdeki en görkemli Bizans kiliselerinden biriydi.
Ayasofya’dan sonraki en büyük kiliseydi.
En büyük özelliği “yüksekliği” idi.
Çünkü kilise, bir set üstünde durmaktaydı.
Yerden bayağı yüksek kaide şeklinde duran bir zemine oturtulmuştu.
Gelelim efsanelere:
Birinci efsane:
Gül Camii ismiyle ilgilidir. Azize Theodosia’nın yortu günü 29 Mayıs günüdür.
1453 yılında, Theodosia’nın şefkatini istemek ve şehri Türklere karşı koruması için Tanrı’ya dua etmek üzere kilisede, kalabalık bir cemaat toplanır.
Kilise, yortu sebebiyle güllerle süslenir.
Şehir düştükten sonra, yani ertesi günü kiliseye giren Türk askerleri, hala orada duran gülleri görür ve böylece kiliseye “gül” ismi verilir.
İkinci efsane:
Azize Theodosia kilisesinin son Bizans İmparatoru XI Konstantinos Dragas’ın mezar yeri olduğu hakkındadır.
İmparatorun ölümüne ve nereye gömüldüğüne dair değişik söylentiler vardır.
Ama eski kuşak Rumlar, Azize Theodosia kilisesinin güneydoğu payesinde gömüldüğüne inanırlar.
Gerçekten de burada bir mezar yeri vardır.
Ancak bir Türk söylentisine göre; bu İmparator Konstantinos’un değil, “Gül Baba” isimli bir Müslüman ermişin, camiye ismini veren “Gül Baba” nın mezarıdır.
Son bir teori: mezar hücresindeki eski Türkçe bir levhada, burada İsa’nın havarilerinden birinin yaptığı yazmaktadır. Bu levhada yazılı olan metinde “Havarinin mezarı, İsa’nın öğrencisi, selameti onunla olsun” yazılıdır.
Evet bu mezarda kimin yattığı kesin olarak bilinmiyor.