Artemis: Yunan Mitolojisinde: ünlü bir tanrıça olarak bilinmektedir. Ancak: Roma’lıların “Diana” olarak kabul ettikleri: Zeus’un kızı ve Apollon’un kardeşi olan bu tanrıça ile, Efes Artemis’i olarak bilinen tanrıça arasında belirgin farklar bulunmaktadır. Yani: Efes Artemis’i: Yunan mitolojisinde adı geçen “Artemis” değildir.
Efes Artemis’i: bir anlamda, Efes’e özgüdür. Efes ile özdeşmiştir. Artemis olmadan Efes şehri düşünülemez. Zaten Efes şehrini üne kavuşturan önemli nedenlerden birisi de “Artemis” ve onun adına yapılan “Artemis Tapınağı” dır.
Tapınak: en az tanrıça kadar ünlüdür. İlk inşa edildiği tarihten itibaren, birkaç defa yakılıp yeniden yapılmış ve son olarak o kadar görkemli inşa edilmiştir ki, o haliyle, o çağın insanları, tapınağı “Dünyanın 7 Harikası”ndan biri olarak kabul etmişlerdir.
Tapınakta bulunan “Artemis Heykeli” söylenenlere göre “asma ağacı”ndan yapılmıştır ve yine iddiaya göre, çürümesin diye, bu heykel her yıl yağlanırmış. Zaten: yapılan kazılarda bugüne kadar altın veya gümüş Artemis heykeli bulunmamıştır. Öte yandan, kazıların hala devam ettiği ve toprağın altında nelerin gizli olduğu da bilinmemektedir.
Artemis Tapınağında bulunan heykellerin: halk üzerinde büyük etkisi olduğu söylenir. Hatta: tapınak bekçileri: burayı ziyaret eden meraklılara, heykelin gözlerine bakmamalarını önerdikleri söylenir. Çünkü: heykel göz kamaştırıcı şekilde parlaktır.
Gelelim: Artemis Tapınağının geçmişinde, dünyaya günümüze kadar uzanan bir deyimin ulaşmasına neden olan olaya:
Tapınağın en muhteşem yıllarında: Efes şehrinde “Herostratos” isimli, kunduracılık yaparak geçimini sağlayan saf bir adam yaşamaktadır. Bu adamın kimseye zararı dokunmaz, ama “ünlü olmak gibi” çok büyük bir zaafı bulunmaktadır. Çevresinde ise, onun bu zaafını çok güzel kullanabilecek, bir yığın maceracı, soyguncu, politikacı insan bulunmaktadır.
Sonunda bir gün: çevresindeki insanlar, bu bizim kunduracının zaafını kullanırlar ve “meşhur olmak istiyorsan, Artemis Tapınağını yakmalısın o zaman adın tarihe geçer” derler.
Herostratos: önceleri korkup ürktüğü bu planı gerçekleştirmek için: bir süre sonra harekete geçer. İklim nedeniyle yangınları söndürmenin zor olduğu bir yaz gününde: MÖ.356 yılının 21 Temmuz günü: harekete geçer ve tapınağı ateşe verir. Tapınak: içindeki kandiller için saklanan yağlar nedeniyle hızla yanar ve bu sırada tapınağın hazinesi şehirdeki tüm çapulcular tarafından yağmalanır.
Ertesi gün: duman ve sis bulutları arasında kalan ünlü tapınağın ayakta kalan harabesi çok hazindir. Şehir halkı: çok sevdikleri tanrıçalarının tapınağını yangından kurtaramamışlardır. Yalnız: başka bir gerçek daha ortaya çıkar. Neden Tanrıça kendi tapınağını yangından koruyamamıştır?
Bu sorunun yanıtı: yıllar sonra anlaşılır. Çünkü: MÖ.356 yılının 21 Temmuz günü: Tanrıçanın bir görevi bulunmaktadır ve yangın günü, yıldızlar tanrıçaya büyük bir kişinin o gün doğacağını haber vermişlerdir. Hatta: bu kişinin doğup büyüdüğü zaman, ünlü bir kral hatta bir imparator olacağı ve o çağ dünyasının her yönüne akınlar yapacağı, ülkeleri ele geçireceği ve yeni bir çağ yaratacağını müjdelerler. Bunun sonucunda, bu ünlü kişinin doğumunun bizzat tanrıça tarafından yapılması gerektiğini bildirirler.
Bu haberler üzerine: tanrıça 21 Temmuz günü tapınaktan ayrılarak Makedonya’nın Pella şehrine gider ve tarihte önemli bir rolü bulunan “Büyük İskender” doğar. Bu nedenle: tanrıça tapınağının yanmasına engel olamamıştır.
Evet: tapınak yanar ve daha sonra: Efesliler, kunduracı Herostratos’a en korkunç cezayı verirler ve hatta onun adını anan herkes için “ölüm” emri verilir. Bu olaydan sonra: yüzyıllarca, şan ve şöhret tutkunu kişileri “Herostratik” denilir.
Doğumu sırasında, annesinin doğum sancılarından kıvrandığını görünce, Zeus’tan sonsuz bakirelik dileğindu bulunur ve bu dileği kabul edilince, hep bakire olarak kalır.
Birçok sıfatları vardır. Işıldayan’dır. Ay’ın temsilcisidir. Horemoros’a göre: ok atan’dır. Çünkü; okları acımasızdır. Ama, bu oklar, ay ışığının da simgesidir. Avcı Artemis’tir, o. Vahşi hayvanların kraliçesidir.
Güzeldir, ama aynı ölçüde vahşi bir tanrıçadır. Kendisine karşı yapılan saygısızlığı ve ihmali, hiçbir zaman bağışlamaz.
Yunan kralı Agamennon’a kızar; çünkü tanrıçanın kutsal geyiklerinden birini avlamıştır. Troya üzerine yürümek için gemilere binip yelken açtıklarında; rüzgar esmez olur. Gemiler oldukları yerde kala kalırlar. Agamennon’dan avladığı geyiğin yerine, kendi kızını kurban etmedikçe, öfkesi yatışmaz. Agamennon kızını kurban etmeye razı olunca, bu safer tanrıça bir geyik gönderir, geyik kurban edilir ve tanrıça rüzgarları salıverir.
Hiçbir ölümlü erkek, tanrıça’ya el süremez, onu çıplak’da göremez. Eyer, görecek olursa cezaya çarptırılır. Aktion bir avcıdır. Köpekleriyle dağ bayır dolaşır, av peşinde koşar. Ama, bir gün yolu Artemis’e adanan kutsal bir ormana düşer. Yorulunca, bir ağacın gölgesine oturur. O sırada, yanında perileriyle birlikte, Artemis gelir. Ancak, Artemis’te yorulmuştur ve ormanın kuytu yerindeki göl’e girip, serinlemek ister. Önce; ok ve yayını, sonra ise giysisini çıkarır. Bütün gözlerden uzak olduğunu düşünerek, perileriyle birlikte, çırılçıplak göle girerler. Ama; çok geçmeden, birdenbire bağrışmaya başlarlar. Gölcüğün kıyısındaki adamı, Aktaion’u görürler. Tanrıça; göl’den bir avuç su alır ve Aktion’un yüzüne atar. Genç adam; bir geyiğe dönüşür. Bunun üzerine, yanındaki köpekleri, kolay bir av bulduklarını düşünerek, üstüne atlarlar ve onu parçalarlar. Aktion; bilmeden yaptığı saygısızlığın cezasını, böylece ödemiş olur.
Ephesos Artemis’i ise şöyle anlatılır. Bu Artemis, Yunan Artemis’inden çok farklıdır. Efes Müzesindeki heykellerinde: tanrıça, hep doğurganlığı simgeler. Göhsü; dizi dizi memelerle doludur. Bunlar; onun doğurganlığını simgeler ve Yunan Artemis’inden onu ayıran en büyük özellikleridir. Efes Artemis’i; Anadolu’nun ana tanrıçası Kybele’den sonraki aşamadır. Ona, göhsündeki memelerinin çokluğundan: Polymastos (çok memeli) denmiştir. Tapımı da, Kybele’ye olan tapınımın hemen hemen aynıdır. Efes’te onun adına yapılan, ancak günümüze yanlızca birkaç temel taşı kalan tapınak; dünyanın yedi harikasından biri sayılır.
İncil’in ” Resullerin İşleri” bölümünde anlatıldığına göre: Aziz Paulus; hıristiyanlığı yaymak ve Artemis heykellerine tapınmanın saçma olduğunu belirtmek için yaptığı konuşmalarda; halkın büyük tepkisiyle karşılaşmıştı. Zaten, bu olaydan sonra, Aziz Paulus, Efes’den ayrılmak zorunda kalmıştır. Yani; Artemis’e duyulan saygının büyüklüğünü düşünün.
Evet; Artemis işte bu. Anadolu’da büyük saygı duyulan, yüzyıllarca tapınılmış Ana Tanrıça Kybele’nin takip eden aşaması olarak tapınılmış bir tanrıçadır. Zaten; Artemis’in Anadolu’lumu yoksa Yunan kökenlimi olduğu konusunda büyük spekülasyonlar vardır. Ama genellikle, Anadolu kökenli bir tanrıça olduğuna inanılır.