Büyük İskender: Persleri yenerek Anadolu’daki tüm şehirlerde egemenliği ele geçirir. Sonunda Efes şehrin gelir.
Doğumunda Artemis’in ebelik yaptığı inanışını duymuştur ve tanrıçaya ve şehre borçlu olduğuna inanarak: büyük bir tören düzenletir, tapınak sunağında kurbanlar kestirir ve adamlarına “Artemis” heykellerini elleri üstünde taşıtır. Panayır dağı çevresindeki kutsal yolda: büyük bir ihtişamla yürürler. Dağın çevresini dolaştıktan sonra: yine tapınağa gelirler. Efesliler: daha önce böyle görkemli tören görmemişlerdir. Takip eden yıllarda: bu kutsal yol: bir güzergah olarak bir çok kere kullanılır.
Şehir halkı: tapınağın mükemmel olması için, dönemin en ünlü mimar, heykeltıraş ve ressamlarını şehre davet ederler. Bu sanatçıların yaptıkları muhteşem eserler, henüz bulunamamış olmasına rağmen, bunların nitelikleri antik dönem yazarları tarafından belirtilmiştir.
İskender: tapınağın bütün masrafını karşılamak ister. Ancak, tek bir şartı bulunmaktadır. Yaptığı bu iyiliğin, tapınak üzerine yazılmasını ister. Efesliler, bunu kabul etmezler, bir iyilik yapılacaksa bunun karşılığının beklenmemesi gerektiğini düşünürler. Öte yandan: İskender’in teklifini de değerlendirmek isterler ve kendisine gayet politik bir yanıt verirler “Nasıl olur da bir tanrı, başka bir tanrıya tapınak yaptırabilir?”
Büyük İskender: bunun üzerine, Efeslilerin daha önce Perslere verdikleri vergiyi kaldırır ve bu vergilerin tapınak inşaatında harcanmasını ister ve şehirden ayrılır.
Artemis: Yunan Mitolojisinde: ünlü bir tanrıça olarak bilinmektedir. Ancak: Roma’lıların “Diana” olarak kabul ettikleri: Zeus’un kızı ve Apollon’un kardeşi olan bu tanrıça ile, Efes Artemis’i olarak bilinen tanrıça arasında belirgin farklar bulunmaktadır. Yani: Efes Artemis’i: Yunan mitolojisinde adı geçen “Artemis” değildir.
Efes Artemis’i: bir anlamda, Efes’e özgüdür. Efes ile özdeşmiştir. Artemis olmadan Efes şehri düşünülemez. Zaten Efes şehrini üne kavuşturan önemli nedenlerden birisi de “Artemis” ve onun adına yapılan “Artemis Tapınağı” dır.
Tapınak: en az tanrıça kadar ünlüdür. İlk inşa edildiği tarihten itibaren, birkaç defa yakılıp yeniden yapılmış ve son olarak o kadar görkemli inşa edilmiştir ki, o haliyle, o çağın insanları, tapınağı “Dünyanın 7 Harikası”ndan biri olarak kabul etmişlerdir.
Tapınakta bulunan “Artemis Heykeli” söylenenlere göre “asma ağacı”ndan yapılmıştır ve yine iddiaya göre, çürümesin diye, bu heykel her yıl yağlanırmış. Zaten: yapılan kazılarda bugüne kadar altın veya gümüş Artemis heykeli bulunmamıştır. Öte yandan, kazıların hala devam ettiği ve toprağın altında nelerin gizli olduğu da bilinmemektedir.
Artemis Tapınağında bulunan heykellerin: halk üzerinde büyük etkisi olduğu söylenir. Hatta: tapınak bekçileri: burayı ziyaret eden meraklılara, heykelin gözlerine bakmamalarını önerdikleri söylenir. Çünkü: heykel göz kamaştırıcı şekilde parlaktır.
Gelelim: Artemis Tapınağının geçmişinde, dünyaya günümüze kadar uzanan bir deyimin ulaşmasına neden olan olaya:
Tapınağın en muhteşem yıllarında: Efes şehrinde “Herostratos” isimli, kunduracılık yaparak geçimini sağlayan saf bir adam yaşamaktadır. Bu adamın kimseye zararı dokunmaz, ama “ünlü olmak gibi” çok büyük bir zaafı bulunmaktadır. Çevresinde ise, onun bu zaafını çok güzel kullanabilecek, bir yığın maceracı, soyguncu, politikacı insan bulunmaktadır.
Sonunda bir gün: çevresindeki insanlar, bu bizim kunduracının zaafını kullanırlar ve “meşhur olmak istiyorsan, Artemis Tapınağını yakmalısın o zaman adın tarihe geçer” derler.
Herostratos: önceleri korkup ürktüğü bu planı gerçekleştirmek için: bir süre sonra harekete geçer. İklim nedeniyle yangınları söndürmenin zor olduğu bir yaz gününde: MÖ.356 yılının 21 Temmuz günü: harekete geçer ve tapınağı ateşe verir. Tapınak: içindeki kandiller için saklanan yağlar nedeniyle hızla yanar ve bu sırada tapınağın hazinesi şehirdeki tüm çapulcular tarafından yağmalanır.
Ertesi gün: duman ve sis bulutları arasında kalan ünlü tapınağın ayakta kalan harabesi çok hazindir. Şehir halkı: çok sevdikleri tanrıçalarının tapınağını yangından kurtaramamışlardır. Yalnız: başka bir gerçek daha ortaya çıkar. Neden Tanrıça kendi tapınağını yangından koruyamamıştır?
Bu sorunun yanıtı: yıllar sonra anlaşılır. Çünkü: MÖ.356 yılının 21 Temmuz günü: Tanrıçanın bir görevi bulunmaktadır ve yangın günü, yıldızlar tanrıçaya büyük bir kişinin o gün doğacağını haber vermişlerdir. Hatta: bu kişinin doğup büyüdüğü zaman, ünlü bir kral hatta bir imparator olacağı ve o çağ dünyasının her yönüne akınlar yapacağı, ülkeleri ele geçireceği ve yeni bir çağ yaratacağını müjdelerler. Bunun sonucunda, bu ünlü kişinin doğumunun bizzat tanrıça tarafından yapılması gerektiğini bildirirler.
Bu haberler üzerine: tanrıça 21 Temmuz günü tapınaktan ayrılarak Makedonya’nın Pella şehrine gider ve tarihte önemli bir rolü bulunan “Büyük İskender” doğar. Bu nedenle: tanrıça tapınağının yanmasına engel olamamıştır.
Evet: tapınak yanar ve daha sonra: Efesliler, kunduracı Herostratos’a en korkunç cezayı verirler ve hatta onun adını anan herkes için “ölüm” emri verilir. Bu olaydan sonra: yüzyıllarca, şan ve şöhret tutkunu kişileri “Herostratik” denilir.