Bir gün televizyonda bir haber izledim: “Kahramanmaraşta bulunan mozaikler, dünya literatürüne girmeye hazırlanıyor” .İlginç, son yıllarda, Anadolu topraklarının altında, birçok yerde, çok muhteşem güzellikler ortaya koyan mozaikler ortaya çıkarılıyor. Hatta: yakın geçmişte, Gaziantep-Nizip yakınlarındaki “Zeugma” antik kentinde bulunan mozaikler ve hatta daha gerilere gidelim, Antakya yöresinde bulunan ve halen “Antakya Müzesi”nde sergilenen mozaikler. Bütün bunlar: şunu gösteriyor ki, Anadolu topraklarının altında, bir zamanlar büyük bir medeniyet kuran Romalılar ve ardılları Bizanslılar; sanata ve yaşadıkları yerlerin güzelliğine aşırı düşkündüler ve Romalı zenginler; yaşadıkları yerleri, muhteşem mozaikler ile süsleme yönünde aşırı tutkundular.
İşte, tüm bunların ışığında: mozaik, çıkış noktası, özellikleri, önemi nedir gibi hususları araştırmaya karar verdim. Bu konuda ulaştığım bilgiler, fazla uzun olmayan, öz bilgiler aşağıda.
MOZAİK YAPILMASI:
Önce: sert toprak üzerindeki zemin, harçla düz bir hale getirilir. İlk mozaik örneklerinde: süsleme unsuru olarak, genellikle siyah-beyaz çakıl taşları kullanılmıştır. Ancak, zamanla, bu çakıl taşları, değişik renklere boyanarak kullanılmaya başlanmıştır. Hatta: çakıl taşları, traşlanmaya başlanmıştır. Taşlar: kübik, üçgen prizme ve dörtgen şeklinde kesilip, boyanarak önceden hazırlanıyordu. Ardından ise mozaik panosu işleniyordu.
Takip eden dönemde: MÖ.3. ve 1. yüzyıllar arasında: yani Helenistik çağda: mozaiklerde, çakıl taşı yanında, mermer parçaları ve cam da kullanılmaya başlanır. Özellikle; camların boyanmaya başlanması ile ve renkli-sırlı seramik parçaların kullanılması: mozaik sanatında, muhteşem eserlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Mozaiklerde kullanılan cam parçaları, özellikle ışık vurduğunda parlaması ile önem kazanmıştır. Hatta: sanatçı, genellikle figürlerin başında, cam parçalarından yapılmış ve ışık vurduğunda parlayan, değişik renklerdeki çelenkler işlemiştir.
Daha sonraları ise: işin boyutu iyice geliştirilmiş ve mozaik yapımında, altın ve gümüş te kullanılmaya başlanmıştır. Altın ve gümüş, özellikle Antakya yöresinde bulunan mozaiklerde görülmektedir. Bu mozaiklerde İsa tasvfirleri altın ve diğer kişilerin tasvirleri ise gümüş işlenerek yapılmıştır.
Mozaik denilince, her ne kadar İstanbul yani Bizans imparatorluğunun başkenti olarak İstanbul öne çıksa da, burada yapılan ilk dönem mozaiklerinden, günümüze pek bir örnek kalmamıştır. Çünkü: 330-726 yılları arasında yapılan bu mozaikler: 726 yılından sonrasında, hıristiyanlığın kabulunden sonraki dönemde oluşan resim alehtarlığı ve resimlerin yok edilmesi döneminde: tahrip edilmişlerdir. Günümüzde, İstanbul şehrinde çok az mozaik görülüyor.
EN ESKİ MOZAİK:
Mozaik sanatı, ilk kez, günümüzden 5000 yıl önce, Sümerler zamanında, ev duvarlarına batırılarak yapılan çömlek parçaları ile ortaya çıkmıştır.
Günümüzde, bilinen en eski mozaik: MÖ.8.yüzyıla ait olup, çakıl taşlarından yapılmıştır. Zemin üzerine bu taşlarla yapılan işleme sanatı: MÖ.5.yüzyılda: Yunanlılar tarafından, siyah ve beyaz çakıl taşları kullanılarak, zemin ve yol döşemesinde kullanılmıştır. MÖ.4.yüzyıla gelindiğinde ise, Makedonya’da: renkli çakıl taşlarından yapılmış, yer döşemesi bir mozaik görülür. Bu mozaikte işlenen konu: Şarap tanrısı Dionysus’un aslan avı sahnesidir ve günümüze kadar sağlam olarak gelebilmiştir.
NEREDE KULLANILIR:
Mozaikler, yukarıda giriş kısmında da söz ettiğim gibi, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde: konutların ve hamamların taban ve duvarlarının süslenmesi için yapılmıştır. Ayrıca, çeşitli dini mekanların süslenmesinde de, mozaikler kullanılmıştır. Bunun en güzel örnekleri: İstanbul-Ayasofya Müzesinde görülmektedir.
MOZAİKLERDE İŞLENEN KONULAR:
Mozaiklerde: ilk yapıldıkları dönemde: genellikle çizgiler halinde motifler işlenmiştir. Ancak, zamanla kullanılan malzemenin çeşitlenmesi nedeniyle: insan, hayvan, bitki figürleri ve günlük hayattan kesitler, dini objeler kulanılmaya başlanmıştır. Özellikle: camın renklendirilmesiyle sanatçının elindeki malzeme renklenmiş ve ortaya daha güzel eserler çıkmaya başlamıştır.
Mitolojik konular: Dionysus (şarap tanrısı), Afrodit (güzellik tanrısı), Neptün (deniz tanrısı), Oddyseus, Amazon kraliçeleri
EN ÖNE ÇIKAN MOZAİKLER:
GAZİANTEP-ZEUGMA MOZAİKLERİ:
Gaziantep-Nizap ilçesi sınırları içinde kalan Zeugma antik kentinde yapılan kazılarda: burada kurulu bulunan Roma yerleşiminde, evler ve hamamların zeminleri ve duvarlarında, muhteşem güzel mozaikler bulunmuştur. Özellikle: yerleşim alanındaki yamaç villalarında, mozaikler bulunmuştur. Yanlızca, A bölgesinde bulunan mozaiklerin toplam alanı: 1000 m. Karedir. Yani: Zeugma, tam olarak bir mozaik kenti olarak bilinmektedir. Çünkü: şehir, yolların kesişme noktasında bulunuyor ve aynı zamanda ticaret ve garnizon kenti özelliklerini taşıyordu. Bu nedenle, dönemin ünlü sanatçıları, kenti tercih etmişler ve muhteşem mozaik sanatı örneklerini, burada oluşturmuşlardır. Kentin güvenli ve zengin statüsü de, sanatçıların buraya akın etmesine neden olmuştur.
Mozaikler: 2 ile 4’ncü yüzyıl arasından kalmadır. Bu mozaiklerde en öne çıkan husus: mozaiklerde parlaması istenen yerde millimetrik cam parçalarının kullanılmasıdır ki, ışık vurması ile, bu bölümler parlamaktadır. Burada bulunan mozaiklerde, sırlı seramikler kullanımı da üst düzeydedir. Dönemin en güzel eserleri, burada bulunmaktadır. Özellikle: “Çingene kızı” mozaiği, muhteşem güzelliğiyle öne çıkmaktadır.
Bu mozaiklerde: mitolojik kişilikler, tanrılar, tanrıçalar, efsanevi kişiler ve bunların yaşamlarından kesitler görülmektedir.
Zeugma mozaikleri, günümüzde Gaziantep Müzesinde sergilenmektedir. Bu mozaikler, dünyanın en ünlü mozaik koleksiyonu olarak öne çıkmaktadır.
İZMİR-EFES-YAMAÇ EVLERİ MOZAİKLERİ:
Efes’te, yaklaşık 100 yıldır sürdürülen kazılar, genellikle resmi konutlarda gerçekleştirilmiş olsa da, son yıllarda, Efes yöresinde, halkın yaşadığı yerlerde de kazılar yapılmıştır. Bu kazıların başlıca merkezi ise, “Yamaç evler” bölümüdür. Yamaç evlerin tabanları tümüyle mozaikle kaplanmıştır. Bu mozaikler, Roma dönemi karekteristik özelliklerini taşımaktadırlar ve genellikle siyah-beyaz ve geometrik desenli olarak yapılmışlardır. Ancak, bu mozaiklerin, günümüzde görüldüğü kadarıyla, değişik renk ve farklı boyutta taşların kullanılması nedeniyle, zaman zaman onarıldıkları anlaşılmaktadır.
İşlenen konu ise: mitolojik sahnelerdir.
Evet, E fes bölgesindeki yamaç evler bölümü, mozaik meraklıları için ideal bir yer. Burada, birçok mozaik görülüyor.
İSTANBUL-KARİYE MOZAİKLERİ:
İstanbul’da, günümüzde Kariye Müzesi olarak ziyarete açık olan: Bizans dönemi kilisesinde görülmektedir. Buradaki mozaikler, 14. yüzyıldan kalmadır. Yani, Bizans mozaik sanatının son dönemlerinin en güzel örnekleri, buradadır.
Mozaiklerde: genellikle dini objeler ve özellikle Hz. İsa ve Meryem kullanılmıştır.
İSTANBUL-BÜYÜK SARAY MOZAİKLERİ:
Bizans imparatoru Justinyanus’un 6. yüzyılda yaşadığı bu saray yapısında: 450-550 yılları arasında yapıldığı sanılan, muhteşem mozaikler görülüyor. Ancak, bu saray yapısı, zaten yıkık durumdadır. Bu mozaiklerde: zemin, tamamen beyaz küplerden oluşmaktadır. Çevresinde ise, zengin-dal kıvrımlarını oluşturan bir bordür dolanıyor. Ancak, beyaz zemin üzerindeki bu figürler, birbirlerine bağlı olmadığından, belli bir kompozisyon oluşumu gözlenmiyor. Yani, zemin üstüne serpiştirilmiş: kaya, ağaç, bitki, hayvan ve insan motifleri görülüyor. Daha ayrıntılı bakıldığında ise: döneemin günlük hayatından kesitler, elma yiyen ayılar, kaplan avcısı, kaz güden çocuklar gibi sahneler betimleniyor. Yani, bu mozaiklerin hıristiyanlıkla bir ilgisi yok. Daha çok, ilkçağın Helenistik özelliklerini taşıyor.
İSTANBUL-AYA İRİNİ KİLİSESİ MOZAİKLERİ:
Hiristiyanlığın kabul edilmesiyle birlikte, yanlızca mozaik olarak “Haç” resminin yapılmasına izin verilmiştir. Bu nedenle: Aya İrini kilisesinde, apsis yarım kubbesi üzerinde mozaik bir haç görülmektedir. Bu haç: 8.yüzyıldan kalmadır.
ŞANLIURFA HALEPLİBAHÇE MOZAİKLERİ:
Şanlıurfa şehir surlarının: Daysan deresi bölümündedir. Mozaikler, 5’nci yüzyıldan kalmıştır. Mozaiklerde işlenen konular: Yunan mitolojisinin savaşçı kahramanları Amazon kraliçeleridir. Özellikle: Yunan mitolojisine ait bu mozaiklerin, Anadolunun bu kadar doğusunda bulunması ilgi çekmektedir.
ADANA MİSİS MOZAİKLERİ:
Adana şehir merkezine 26 km. uzaklıkta eski ipek yolu üzerindedir. Mozaik: bir bazilika içindedir. 4’ncü yüzyıda yapılmıştır. İşlenen kompozisyon: bir kümes ve çevresinde Nuh Peygamber tarafından, tufan zamanında gemisine alınmış 23 kuş ve kümes hayvanları görülüyor.
ANTAKYA MÜZESİ MOZAİKLERİ:
Antakya şehir merkezindeki müzede sergilenmektedir. Bu muhteşem mozaiklerin sergilendiği müze, dünya üzerinde, bu konudaki öne çıkan ikinci müzedir. (Birinci müze, Tunus-Bardo Müzesi) Bu müzedeki mozaikler: 2. ve 3. yüzyıllar arasında yapılmıştır. Mozaiklerde işlenen konular: Apollon, Eros, Satyros, Aphrodite, Baccus vb. gibi mitolojik kahramanlar ve günlük hayattan sahnelerdir.
Müzede bulunan bu mozaikler: Hatay ilinin Harbiye beldesindeki Roma yerleşim yerinde, bir kısım villanın zemininde bulunmuştur. 3 ya da 4’ncü yüzyılda kaldığı sanılmaktadır.
SONUÇ:
En ilginç olanı şu: internette araştırdığınızda, ülkemiz müzelerinde sergilenen birçok mozaik panoların resimlerini görmeniz mümkün. Bu fotoğraflar, kesinlikle kapalı ortam nedeniyle flashlı fotoğraf makinaları ile çekilmiştir. Ancak, flash ışığının günümüze kadar geçen yüzlerce yıllık süreçte, bozulmadan gelen bu mozaikler için çok ve çok zararlı olduğunu sanırım söylemeye gerek yok. Evet, özellikle kapalı alanlarda sergilenen bu mozaik panoların resimlerini lütfen flashlı fotoğraf makinaları ile çekmeyelim. Çünkü, bu kültür mirasını, bizler gelecek nesillere sağlam bir şekilde aktarmak zorundayız.