Şahmeran sözcüğü farsçadır. “Maran” yılan anlamında olup, “Şah” sözcüğü ise “kral” anlamında kullanılmaktadır. Tarsus ve çevresinde, halk Şahmaran sözcüğünü biraz yumuşatarak, Şahmeran olarak kullanmayı benimsemiştir.
Şahmaran figürlü bir yılan, bir ejderhadır. Baş kısmı insan olan ve yılanla insanın birleşmesinden oluşmuş, doğa üstü bir yaratıktır. Yılan figürleri, genelde kötülük v uğursuzluğu anımsatsa da; şahmeran figürü: doğurganlığı, bereketi ve bilgeliği sembolize eder.
Kem gözlerden korunmak için, yaygın olarak kullanılır. Hayat ağacını bekleyen ve Gılgamış Destanında, ölümsüzlük otunu çalandır. Tüm kayıtlarda, dişi olarak geçer. Anadolu’da şahmaran resimleri: özellikle uğur getirsin diye, daha çok genç kızlar ve kadınlar tarafından özellikle yatak odalarına asılır.
Şahmaran konusunda; iki öykü vardır. Bunlardan birincisi: Adana-Ceyhan karayolu arasındaki Yılan Kalesinde geçer. Yılanların kralı şahmeran, Tarsus beyinin kızına aşık olur. Babasından kızı ister ancak kızın babası, kızını şahmarana vermek istemez. Bunun üzerine, şahmaran kızı kaçırmaya karar verir. Güzel prenses, hamamda yıkanırken, şahmaran da, hamamın üstüne çıkıp, onun yıkanışını, kubbe deliğinden gizlice seyreder. Derken, hamamın içine düşer ve prensesin korumaları tarafından, kafası kesilerek öldürülür. Günümüzde, Tarsus’daki eski hamamın göbek taşı, bu yüzden kutsal sayılır. Taştaki lekenin şahmeran’ın kanı olduğuna ve vücudunu buraya sürenlerin, tüm dertlerinden kurtulacağına inanılır. Şahmeran’ın ölümünü kaledeki yılanlar duymaz. Çünkü, duysalar, kaledeki bütün yılanların şehri basıp, bütün halkı sokarak zehirleyeceği ve şahlarının intikamını alacakları düşünülür.
Evet,diğer bir efsaneye göre ise;” Tarsus’ta yoksul bir ailenin oğlu olarak yaşayan ve odunculuk yapan Lokman, bir gün ormanda odun keserken, kır yolunda bir initli duyar. Dönüp baktığında, insan başlı, ak, yılan gövdeli bir yaratık görür. Çok korkar. Yılan:” Ey insanoğlu, benden sakın korkma. Ben yılanların padişahı Şahmeran’ım. Yaralıyım. Bana yardım edersen, bir gün bunun karşılığını mutlaka öderim ” der. Lokman, Şahmeran’ı kucağına alır, söylediği yoldan bir mağara önüne getirir. Yılan, birşeyler mırıldanır, mağaranın kapısı açılır. Burası, eşsiz güzellikte bir yerdir. Mağarayı bekleyen kara yılan, şahmeran’ı sarayına götürür. Şahmeran, kısa sürede iyileşir. Aradan kırk gün geçer. Lokman, artık eve dönmek istediğini söyleyince, şahmeran, gördüklerini kimseye söylememesini tembih eder ve ” ölümüm insan elinden olacak, bunu biliyorum. Öldüğümü duyduğunda yapacağın şeyleri sana tek tek anlatacağım. Sakın unutma, dediklerimi aynen yapacaksın” der. Neyin, hangi hastalığa iyi geldiğini, ilaçların nasıl hazırlandığını bir bir anlatır.
Aradan zaman geçer. Lokman, eve döndüğünde bambaşka insan olmuştur. Tüm zamanını, okumaya, yazmaya ve öğrenmeye ayırmaktadır. Yörenin hükümdarı, Tarsus beyi, ölümcül bir hastalığa yakalanınca, derdinin şahmeranın etini yiyerek şifa bulacağını öğrenir. Bey, Lokman’ı sıkıştırarak, şahmeranın yerini öğrenir ve onu yakalatır. Bu sırada, şahmeran, giderayak, Lokman Hekime son bir iyilik yapar.
Lokman, şahmeranın kendisine anlattığı gibi, cansız gövdeyi üçe böler ve her parçayı ayrı ayrı kaynatır. Parçalar kaynarken, her biri hangi hastalığa iyi geleceğini söylemektedir. Bu sırada, Lokmanın yanına gelen vezir, hasta olduğunu söyleyerek, insanlara olağanüstü güçler veren parçanın suyunu ister. Lokman, vezirin kötü niyetini anlar. Kuyruk suyundan verir ve bunu içen vezir ölür. Gövdenin ikinci suyunu kendi içer. Tarsus kralına ise, gerekli ilacı yapar. İlacı içen;bey iyileşir.
Lokman saraydan ayrılıp, kırda yürürken, birden bütün bitkiler dile gelir. Hangi hastalığa şifa olduklarını söylemeye başlarlar. Okuma yazma öğrenen Lokman, bitkilerden duyduklarının tümünü yazmaya başlar. Böylece, Lokman, daha sonra bütün hastalıklara çare bulmaya başlar ve Lokman hekim olarak anılır. Yani; şahmeran’ın ölümünün ana amacı; insanın sağlık ve şifa bulmasıdır. Hatta, bazı anlatımlarda, Lokman Hekimin, şahmeran ile karşılaşması uzun uzun anlatılır ve şifa veren otların nerelerde olduğunu, Lokman hekime Şahmeran tarafından söylendiği rivayet edilir.
İşte; şahmeran kültürü bu. Hikayenin kaynağının İran’da aranması gerektiği yönünde görüşler ağırlıktadır.