Bir zamanlar bölgede kurulu Lykia kentleri arasında en romantik olanıdır.
Günümüzde adı Eşen çayı olan Lykia bölgesinin en büyük akarsuyu Xanthos ırmağı, kentin batısından ve yakınından geçer.
Şehir, günümüzde Fethiye’ye 46 km uzaklıkta, Kınık köyü yakınlarındadır.
Efsane:
MÖ 540 yılı dolaylarında, Pers Generali Harpogos, Küçük Asya’nın batısını işgal etmektedir.
General, Karya’dan Xanthos vadisine yürümüş, burada Lykia’lıların direnişiyle karşılaşmıştır.
Düşman ordusunun sayıca üstünlüğü karşısında, kentte sarılı kalan halk, karılarını, çocuklarını, esirlerini ve mallarını Akropolde toplayıp ateşe verirler ve sonra tek kişi sağ kalmayıncaya kadar savaşı sürdürürler.
Heredot; savaş sırasında sadece kent dışında olan aileler sağ kalmıştır.
Çünkü, kentte yaşayanlar, yazın bugünkü yöre insanının yaptığı gibi, sıcak basınca yaylalara göç ediyorlardı.
Evet, Harpogos dönemindeki bu felaketten sonra, Xanthos şehrinin toparlanması çok sürmez.
MÖ 1’nci yüzyılda: Xanthoslular yine bir felaket yaşadılar.
Romalılar kendi aralarındaki iç savaş sırasında, burada soykırım yaptılar.
MÖ 42 yılında, Brutus; Oktavius ve Antony ile hesaplaşmak üzere asker toplarken Lykia bölgesine geldi.
Lykia birliği kendisine direndi, ancak sonunda yenildiler.
Brutus, Xanthos şehrini kuşattı.
Antik dönem yazarlarından Appian kuşatmayı ayrıntılarıyla anlatır:
Xanthoslular, ilk önce kızgın toprak politikası uyguladılar, kentin dış kesimlerini ateşe verip çevresine bir hendek kazarak düşman ordusunu ok yağmuruna tuttular.
Brutus, hendeği doldurur ve Xanthosluların kentte sarılı kalmasını zorlar.
Sonra, sur duvarlarını yıkmaya girişir.
Direniş sürünce, bir gün kent halkının hücuma geçmişini sağlayıp, onları kolaylıkla esir alır.
Kente geri çekilen Xanthoslular, kale kapısında kale muhafızları tarafından durdurulurlar. Çünkü kendileriyle birlikte kente düşman askerlerinin sızmasından korkarlar.
Böylece, birçoğu kale önünde hayatını kaybeder.
Bununla beraber, halk az sonra tekrar Romalılara karşı saldırıya geçer, ancak bu kez kale kapısı açık bırakılmıştır.
Kentte geri dönerler, ancak gerçekten de Romalılar onlarla birlikte kaleden içeriye girmeyi başarırlar.
Öbür askerler de kapıdan geçmeye uğraşırken, kalenin demir kapısı birden iniverir.
Halatları ya kopmuş, ya da Xanthoslular tarafından kesilmiştir.
Böylelikle içeri sızan Romalı askerler, tek başlarına kalır ve zorlu bir savaşın içine düşerler ve sonunda Sarpedon Tapınağına sığınırlar.
Bu arada, dışarıdaki Romalılar kapıyı kırmaya uğraşırlar.
Fakat, dökme demirden yapılmış kapıyı kıramazlar.
Romalılar merdivenlerini yeniden yaparlar ve bir kısmı iplere demir çengeller bağlayıp surlara fırlatırlar.
Çengeller takılınca tırmanmaya başlarlar.
Bir baka gurup, nehrin üzerindeki yarmaya tırmanmaya çalışır, çoğu düşüp parçalanırken birkaçı çıkmayı başarır.
Böylece bir kısım asker daha kente girer.
Kırılmaya uğraşılan kapının, iç tarafındaki ilk girenlerle güçlerini birleştirirler.
En sonunda gün batımında kent düşer.
Bunun üzerine Xanthoslular, evlerine koşup kaşı koymayan ailelerini kılıçtan geçirirler.
Haykırışları duyan Brutus’un içi sızlar.
Askerlerine durmalarını emreder.
Ve ateşkes sağlamak için kente elçiler yollar.
Xanthoslular elçilere yüz vermez.
Tüm mal varlıklarını daha önceden hazırladıkları odun yığınlarının üzerine koyarlar.
Bunları ataşe verdikten sonra kendilerini de alevlerin içine atarlar.