Cami: 1769 yılında Lale Devri Padişahlarından III Ahmet’in kızı, Zeynep Asime Sultan tarafından yaptırılır.
Mimar: Mehmet Tahir Ağadır.
İlk bakışta: bir Bizans yapısı izlenimi verir. Çünkü Barok tarzda yapılmıştır ve yapımında kullanılan malzemeler ilginçtir.
Kubbesi değişiktir.
Evet: caminin en büyük özelliği, çevresinde çevrili bulunan mezarlık bölümüdür.
Hazirelerde, kaderleri farklı biçimde gelişen, iki insanın naaşı bulunur.
Birincisi:
Alemdar Mustafa Paşa.
1808 yılında ölen Alemdar Mustafa Paşa: Ruscuk’un tanınmış Beylerbeyidir.
Padişah III Selim’in yenilikçi ve reformcu yönünü beğenir.
Onu izler.
Padişah III Selim, halası Zeynep Asime Sultan’ın kocası Melek Mehmet Paşa’nın kendisine sadrazamlık yaptığı sırada, Nizam-ı Cedit yani Yeni orduyu kurar.
Fakat: 4’ncü Mustafa, 1807 yılında, amca oğlu III Selim’i tahttan indirir.
Saraya hapseder.
Alemdar Mustafa Paşa: Nizam-ı Cedid askerlerinden oluşan büyük bir ordu ile İstanbul’a girer ve III Selim’i yeniden tahta çıkarmak ister.
Ancak: Alemdar Mustafa Paşa’nın İstanbul’a gelmekte olduğunu öğrenen Yeniçeriler, sarayda bulunan III Selim’i öldürürler.
Alemdar’ın tahta çıkarmasından korktuğundan, kardeşi II Mahmut’u da öldürmek isterler, ancak saray mensuplarının bir kısmı, Sarayın damına çıkararak II Mustafa’yı gizlerler.
Alemdar Mustafa Paşa, saraya gelince II Mahmut’u tahta çıkarır ve kendisi de Sadrazam olur.
Reformlar devam ettirilir.
Bu defa: Sekban-ı Cedid ordusu kurulur.
Bu arada, bozulan devlet düzeninin geri sağlanması için, Padişah ile tebaası arasında, Sened-i İttifak isimli anlaşma imzalanır.
Fakat, bu uygulama kısa sürer.
Tarihte ilk defa, bir Padişah, yönettikleriyle sözleşme imzalamıştır ve bu durum Padişah II Mahmut’un hiç hoşuna gitmez.
O sıralarda, yeniçeriler de kendi gelecekleri açısından rahatsızdır.
Derken, Alemdar Mustafa Paşa’nın sadrazamlığının 4’ncü ayında, yeniçeriler tekrar ayaklanır ve Alemdar Mustafa Paşa’nın evini kuşatırlar.
Hatta, konağın çatısına çıkıp, binayı yıkmaya başlarlar.
Kurtuluş ümidinin olmadığını fark eden Alemdar, konağın barut deposuna iner ve daha fazla yeniçerinin barut fıçılarının etki alanına girmesini bekledikten sonra, tabancası ile barut fıçılarını ateşler ve kendisiyle birlikte 100 yeniçerinin de ölmesine sebep olur.
Zaten kızgın olan yeniçeriler, büsbütün sinirlenir.
İki gün sonra, yıkıntılar arasından, Alemdar’ın cesedini çıkarırlar.
Sürükleyerek Aksaray’daki bir ağaca götürüp asarlar.
İki gün sonra da hırslarını alamayıp, Yedikule’de bir kuyuya atarlar.
Bu kargaşa sırasında, Padişah II Mahmut’da, 4’ncü Mustafa’yı öldürtür.
İlk fırsatta, Sened-i İttifak sözleşmesi yok edilir.
Yeniçeriler ve Sekbanlar arasındaki çatışmalar sırasında, İstanbul, adeta bir kan gölüne döner.
Sokaklar, cesetlerden geçilmez olur.
Çıkan yangınlarda, büyük mahalleler, evler, eşyalar kül olur.
1908 yılında, II Meşrutiyetten sonra, Alemdar Mustafa Paşa’nın cesedi kuyudan çıkarılır.
Alemdar’ın adının verildiği cadde üzerinde bulunan Zeynep Asime Sultan camisi haziresine gömülür.
Ölümünden 100 yıl geçtikten sonra, bir kahraman olarak ilan edilir.