Evet, bugünkü konumuz:bir günde onbinlerce insanın öldürüldüğü ve o çağlardaki en büyük imha hareketi olan “Efes Katliamı”.
Efes; MÖ.190 yıllarında; Romalıların egemenliğine girer. Ancak: Romalılar; sahip oldukları diğer yerlerde olduğu gibi, burada da; halkı, büyük ve ağır vergilere bağlarlar. Efes ve bölgedeki diğer kentler; önceleri, bu durumu ciddiye almazlar. Ancak; zamanla, birbiri üstüne eklenen bu vergilerin altından kalkamaz hale gelirler. Ancak; İyonya bölgesinin adı, zengin olarak çıkmıştır. Romalılar; bundan faydalanmak için, ne gerekiyorsa yaparlar.
İyonyalılar; uygardırlar, ancak siyasal yönden becerikli değildirler. Bir ulusun buyruğundan çıkıp, öbürüne giriyor, bir türlü birleşip bir araya gelemiyorlar. Bu kez de, efendileri, Romalılar oldu.
Romalı memurlar; Efes’i merkez yaptılar. Gümrükten, tarıma kadar herşeyden vergi almaya başladılar. Ancak; Roma’dan bu iş için görevlendirilenlerin hepsi, orada kötü sicille anılan memurlardı. Yani; İyonya, bir nevi sürgün bölgesi oldu. Bu kötü sicilli görevliler; Roma’nın istediği verdinin birkaç katını alıp, büyük kısmını kendilerine ayırdılar. Sonuçta; her yıl, ceplerinde büyük paralar ile Roma’ya dönen bu insanlar, diğerlerinin de dikkatini çekti. Bunu gören ve anlatılanlara inanan, tüm maceraperest Romalılar, bölgeye akın etti. Gelenlerin sayısı onbinleri aştı. Elbette; bunların hepsi vergi toplamıyordu. Ancak; bölgede, Romalı olmanın verdiği avantajları kendi lehlerine değerlendiriyorlardı.
Bu sırada; Karadeniz kıyısındaki Pontus Devletinin başına,güçlü bir kral geçti. Mithridates isimli bu kral; kendisini, küçüklüğünden itibaren çok iyi yetiştirmiş; bilim, edebiyat ve sanat alanlarında iyi bir eğitim görmüştü. 22 dil konuştuğu söylenir. Hele, askerlik bilgisine diyecek yoktur. Amacı: bütün Anadolu’yu ele geçirip,büyük bir imparatorluk kurmaktır. Bunun için; planlar yapar. Hatta; yanına bir-iki arkadaşını alıp, kıyafet değiştirerek, tüm İyonya’yı dolaştığı söylenir. Ancak; bölgede, Romalılar karşısında, halkın ızdırabına şahit olur.
Kral Mithridates; kararını verir. Romalılar, Anadolu’ya yerleşmeden, kendisinin yerleşmesi gereklidir. Fakat; Romalı’lar güçlüdür. Roma tarafından gönderilen Akilius isimli bir asker tarafından; bölgedeki kavimler, Pontus’a karşı direnişe başlar ve Anadolu,birdenbire savaş alanına döner.
Evet; bu savaş ortamında, İyonya şehirleri,Kral Mithridates’den medet umarlar. Kendilerini, Romalılardan, ancak onun kurtaracağına inanırlar. Nitekim; kral,büyük bir ordu ile, Romalıların üzerine yürür ve fazla zorlanmadan onları yener.
Kral,savaştan sonra, Efes’e, büyük bir törenle girer. Kent halkı, onu bayram yaparak karşılar. Bütün kentler, böylece, Romalılara, büyük vergiler ödemekten kurtulur.Halkın kutsal topraklarına dokunmaz.Fakat; Mithridates’in, henüz yapacakları bitmemiştir.
Esas çıkarları bozulan ve telaşa düşenler ise; Roma’dan Anadolu’ya gelen,yaklaşık 100 bin kadar Romalıdır. Bunlar; kendileri gibi, bazı çıkarcı kişilere para yedirerek, her tarafta, bir nevi yeraltı teşkilatı kurmuşlardır. Halkı; çeşitli yalanlarla, Kral Mithridates’e karşı kıştırtırlar. Zaten; halkın büyük bir bölümü de; Roma adetlerini benimsemişler ve onlar gibi yaşamaya ve hatta onlar gibi “Togo” giymeye başlamışlardır. Hatta; onların dili olan “Latinceyi” bile öğrenmişlerdir.
Mitridates; bu göçmen Romalıların, kendisi için tehlike oluşturduğunu düşünür ve halkı isyana teşvikten öte, sahip oldukları çok büyük maddi zenginlik nedeniyle; çareler düşünmeye başlar. Ya bunların tümünü Anadolu’dan sürmek, ya da tümünü birden ortadan kaldırmak.
Mitridates; ikinciyi tercih eder. Gizlice bir plan hazırlar. Korkunç katliamın günü gelir. Her tarafta;kan gövdeyi götürür. Her taraf; kan ve insan cesetleriyle dolar. Aklını kullanan birkaç kişi; üstlerindeki; Romalı giysisi olan “togo” ları çıkarırlar ve ortadan kaybolurlar. Bütün gün; çığlık sesleri yeri göhü inletir. Sonunda; katliam biter, ganimet büyük olmuştur. Bir günde; onbinlerce insan öldürülmüştür. Öldürülenlerin büyük çoğunluğu ( muhtemelen 80 bin kişi) Efes’te yaşamakta idi. Bu arada; daha önceki savaşa neden olan Roma’dan gönderilen Akilius ele geçirilir. Ağzına eritilmiş altın dökülerek, işkenceyle öldürülür.
Ege dünyası; dehşet içinde kalmıştır. Efes’lilerden hiç ses çıkmaz. Pontus’lular ise, katliamın ardından; paranın ve malın tadını almışlar ve doymak, durmak bilmez hale gelmişlerdir. Mitridates;birdenbire, insafsız bir kral olup çıkmıştır. Komşu Sakız Adalı’ları bir toplantıya çağırmış, hepsini bir araya toplayınca ise; öldürmüş ve mallarını almıştır.
Nitekim, aradan bir süre geçtikten sonra; Pontus generallerinden Zenobius; yanına bir miktar asker alarak kente gelir. Halka; tiyatroda toplanmalarını ve onlara kralın emirlerini ileteceğini söyler. Efes’liler; komşu Sakız adalıların başına gelenleri düşünürler. “TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR”. Acaba, aynı akibet bizim başımıza da gelir mi diye? hayıflanırlar.
Pontus generali Zenobius’a bir tuzak hazırlamaya karar verirler. Önce generale bir heyet gönderirler. “Halkın katliamdan çok korktuğunu, bu yüzden askerlerin sur dışında kalmasını, fakat kendisi ve subaylarının kente girmelerini ve en iyi şekilde ağırlanacaklarını ” bildirirler. Zenobius,bunu kabul eder.
O gece, tüm Efes’liler gizlice silahlanarak, Pontuslulara karşı, bir isyan hazırlanır. Kente giren general ve adamları öldürülür. Böylece: Efes, bir gecede,tekrar Roma tarafına geçmiş olur. Bu arada; bütün köleler ve hapsanedeki suçlular serbest bırakılır. Artık herkesin tek bir düşüncesi vardır. Kentlerini, mallarını, tapınaklarını; Pontus askerlerinden kurtarmak.
Kurtarırlar da; ancak,bu kez yine Roma’nın egemenliğini kabul etmek zorunda kalırlar. Yine bir Roma’lı general, Roma’nan çıkar gelir, Pontus’luları yener ve Anadolu’dan atar. Sonra; yine Efes ve İyonya şehirlerini büyük vergiler bekler.
Tarihte; özellikle Japonya; hem büyük bir devlet olmakta ve hem de olamamaktadır. Çünkü; Stratejik gücün bir çok unsuru vardır. Ekonomik, Siyasi ve Askeri gücün unsarlarından herhangi birine sahip değilseniz; güçlü bir ülke olma şansı olmaz. Japonya; 2 nci Dünya Savaşından yenilgi ile çıkınca, ordu bulundurması yasaklanır. Bunun üzerine; güçlü bir ordu bulundurmayan Japonya’nın tüm gücü, ekonomik yöne yüklenir. Sonuçta; büyük bir ekonomik güç olarak ortaya çıkmasına rağmen; güçlü bir ordusunun bulunmaması; Japonya’nın dünya siyasetinde etkin rol oynamasını olumsuz etkilemiştir.
Efes’liler içinde böyledir. Tarih boyunca; büyük bir ekonomik güç olarak ortaya çıkan Efes ve Efes’liler; güçlü bir askeri güç bulundurulmaması sonucu, daima, başka güçlerin egemenliği altında yaşamak zorunda kalmışlardır.