Türkiye-Yunanistan arasında: Ege denizindeki Yunan adalarının kıta sahanlığı ve bu alanların, başkaca ülkelerin deniz araçları tarafından kullanılmaması konusunda anlaşmazlık yaşanır. Çünkü: Yunanlıların kıta sahanlığı konusundaki iddialarının kabul edilmesi durumunda: Ege denizi tam bir Yunan denizi haline gelecek ve Türk gemileri, Ege denizine açılamayacaktı. Havada da benzer durum geçerlidir. Yunanlılar: adalar üzerindeki hava sahasında, başka ülkelere ait uçakların, izinsiz geçmelerine müsaade etmeyeceklerini iddia ederler, ancak Türkiye denizde olduğu gibi, bu iddiaları da kabullenmez.
Tam bu sırada “Kardak Krizi” çıkar ve Türkiye ile Yunanistan, bir savaşın eşiğinden dönerler.
Bunun ardından: 8 Ekim 1996 tarihinde, 1 Türk F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, rutin keşif görevlerini yapmak üzere Balıkesir-Bandırma’daki üslerinden havalanırlar.
F-16 uçaklardan birinde: ön koltukta kıdemli pilot Yarbay Osman ÇİLEKLİ ve arka koltukta ise yardımcı pilot Yüzbaşı Nail ERDOĞAN bulunmaktadır. Yüzbaşı ERDOĞAN: 1961 yılında Kayseri’de doğmuş, 1984 yılında Teğmen olarak Hava Kuvvetlerine katılmıştır. 1992 tarihinde, 9’ncu Ana Jet Üs Komutanlığına atanmıştır. İlk olarak F-5 savaş uçaklarında pilotluk yapmış ve F-16 savaş uçakları Türkiye’ye geldiğinde, bu uçakları ilk kullanan pilotlar arasındaydı ve kariyerinde, birçok başarı kazanmıştı.
Uçak: saat: 14.50’de; Sakız adası açıklarına geldiğinde: bir Yunan, Fransız yapımı Mirage 2000 tipi savaş uçağı ile karşılaşır.
İki uçak: birbirine karşı avantaj sağlamak için, manevralara ve diğer adı ile “it dalaşı”na başlarlar. Yarbay ÇİÇEKLİ, Yunan uçağının arkasına geçerek, fotoğrafını çekmek ve temsili olarak üstünlük sağlamak için hamle yapar, ancak bunu sezen Yunan uçağının pilotu Thanos Grivas; Türk uçağının ateşleme sistemini kilitledi ve uçakta yüklü “Magic” füzesini ateşledi, Türk uçağının arka kısmını vurur. Bu sırada, ön koltukta oturan Yarbay ÇİLEKLİ; fırlatma düğmesine basarak, yanan uçaktan ayrılmayı başarır. Ancak, arka koltukta oturan Yüzbaşı ERDOĞAN; onun kadar şanslı değildir ve uçakla birlikte, Ege denizinin derin sularına gömülerek gözden kaybolurlar.
Yarbay ÇİLEKLİ: Yunan savaş uçağının yaptığı rezilliği öğrenen diğer Yunan makamlarının gönderdiği helikopter ile: yaralı olarak denizden kurtarılır. Şehit Yüzbaşı ERDOĞAN’ın ise, Ege denizinin400 metrederinliğindeki naaşına ulaşılamaz.
Tam “Kardak Krizi”nin ardından gelen ve kesinlikle savaşa neden olacağı düşünülen bu olay; “kaza” olarak kayıtlara geçer. Çünkü: her iki ülkenin çıkarları da, bunu gerektirmektedir.
2003 yılına gelindiğinde: olayın üstünden 7 yıl geçtikten sonra: Türk uçağının, Yunanlı pilot tarafından kaza değil, bilerek düşürüldüğü tesadüfen ortaya çıkar. Çünkü: Yunanlı pilot, utanmadan; hava savaşı geleneklerine uyarak, kullandığı uçağın burnuna “Türk bayrağı” resmi çizdirmiştir. II. Dünya savaşından sonra ABD’li pilotlar tarafından uygulanan bu geleneğe göre: uçak düşüren pilot, o ülkenin bayrağını, uçağına resmediyordu. Thomas Grivas: Yunan hava kuvvetlerinde operasyon sorumlusu pilot olarak görev yapmaktadır. Eylül 1991 yılında savaş pilotu olarak göreve başlamıştır.
Yunanistan-Karama Dergisinde: Yunan gazeteci Panos Koliopanos tarafından olay ortaya çıkarıldı ve bu yöndeki fotoğraf, ülkemizde de “Kanatlar Dergisi”nde yayınlandı.
Olayın ardından, Kurmay Yarbay Osman ÇİLEKLİ: o dönemde TSK’nin konunun üzerine düşmemesi üzerine, görevinden istifa etmiştir. Kendisi, olayı anlatırken şunları söyler: “1996’da: yıllardır uluslar arası su olarak iddia ettiğimiz bir bölgede “it dalaşı” yaparken, bir tanesi geldi, füze ile vurdu. Yunan Mirage uçağındaki pilot, F-16’nın ateşleme sistemini kilitledi. “Sizi vurdum” diyerek dalaşı bitirmesi gerekiyordu. Ama uçakta yüklü bulunan füzenin emniyet sistemi açıkken “Sizi vurdum” diye bağırdı ve ateşleme sistemini harekete geçirdi. Yüzbaşı Nail Erdoğan, anlık bir farkla fırlatma koltuğunu harekete geçirmeyi başaramadı ve uçaktan çıkamadı. Bu yaşanan yüz karasıdır. Çünkü, hiçbir şey yapılmadı. Bu konuda yaralıyım. “
Yine, bir iddiaya göre: Yunanlı pilot Thomas Grivas: Sakız devlet hastanesine kaldırılan yaralı Yarbay Osman ÇİÇEKLİ’yi ziyaret etmişti. Ziyareti sırasında: uçağındaki füze ateşleme sisteminin emniyetinin açık olduğunu unuttuğunu söyleyerek özür dilemiştir.
Bunun üzerine: şehit Yüzbaşı ERDOĞAN’ın ailesi: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurarak, Yunanistan aleyhine tazminat talebinde bulunurlar. Ancak: 6 yıllık bir süreç sonunda: 625.000 Euroluk bu tazminat talebi: mahkeme tarafından kabul edilmez. (Mahkemenin 3 üyesinden, 1 tanesi George Nicolaou isimli Rum asıllı Kıbrıs vatandaşıdır)
Evet: günümüzden yıllarca önce olan bir olay, ölen bir insan ve toplum olarak haberimiz olmadan aradan geçen yıllar.
Bir Yunanlı savaş uçağı pilotu ortaya çıkıyor “Ben bir Türk savaş uçağını füze atıp düşürdüm” diyor, uçağın diğer Türk pilotu “bunu doğrulayan beyanda bulunuyor” ve bu durum, hala kabullenilmiyor.
Peki: uçağın enkazı denizin dibinden çıkarıldığında, uçağın füze ile vurulduğu tespit edilirse, ne olacak? Aradan yıllar geçmiş, ölen ölmüş, Yunan makamları bizden özür mü dileyecek, tazminat mı ödeyecek? Eğer böyle bir olasılık varsa, “özür dilemek veya tazminat ödemek” için niye yıllardır bekledin diye soran olmayacak mı?