Amerika: ısrarla, Türkiye’ye: elindeki knox sınıfı, eski ve hurdaya çıkmış fırkateynleri vermek istemektedir. Ancak: bu teklif edilen gemiler, uçak gemilerine refakat etmek üzere yapılmışlardır. Yani: Türkiye, karasularına uygun değiller. Dolayısıyla, Amerika’nın satmak istediği bu gemiler, hurdadan başka bir anlam taşımayacaktır.
Kuvvet komutanları ve üst düzey askeri yetkililer: Amerikalıların baskılarına direnirler ve modern bir deniz gücü oluşturmak için, yeni gemilerin alınması gerektiğini savunurlar.
Bunun üzerine: yeni gemiler alınması için, ardı ardına ihaleler açılır. Bu ihalelerin önemli kısmını: Alman firmaları kazanır. Almanya-Türkiye, ortak yapımı: savaş gemileri, ay sınıfı denizaltılar, meko sınıfı fırkateyn projeleri geliştirilecektir.
Almanlarla, yeni ve modern gemilerin ortak yapımı için anlaşma imzalanması aşamasına gelinir. Ancak: Amerikan şirketleri, bu ihaleler sonucunda, gerek itibar ve gerekse para kaybedeceklerdir. Tüm bunların yanında: olayın bir başka boyutu daha ortaya çıkıyor. Gemi satın alan ülkenin askeri personeli: gemi satan ülkede uzun süre eğitim görür. Satışı yapan ülkenin askeri ve teknik personeli ise; gemiyi satın alan ülkenin askeri tesislerinde, her türlü araştırmayı yapabilmektedir. Böylece: o ülkenin deniz gücü hakkında, her türlü gizli bilgiye ulaşmak mümkün olmaktadır. Bu üstünlük: Amerikalılardan, Almanlara geçmek üzeredir.
Tüm bunların dışında: Türk deniz kuvvetlerinin; Amerika’ya bağımlılığı ortadan kalkacaktır. Amerika: tüm bunlar değerlendirildiğinde: sanırım “patron” un kim olduğunu ortaya koyması gerektiğini hisseder. Türkiye’nin, Almanya istikametine yönelmesini hiç hoş karşılamazlar.
Zaten: aynı dönemde; Türkiye’de, iç çekişmeler nedeniyle, büyük sarsıntılar yaşanmaktadır.
xxxxxxxxxx
MUAVENET MUHRİBİ:
Geminin, Amerikan deniz kuvvetlerindeki ismi: USS Capodanno. Muavenet muhribi: Amerika tarafından, 30 yıl kullanıldıktan sonra, Türkiye’ye satılmıştır. Ancak: satıldığında, bizim donanmanın: üzerinde en fazla namlu bulunan gemisi özelliğine sahiptir. Ayrıca: gemide, mayın döşeme yeteneği de bulunmaktadır. Aynı zamanda: Akdeniz’deki ülkelerde bulunan en hızlı savaş gemisi olma özelliğine sahip.
Ancak: bu gemi, Türkiye tarafından satın alındıktan sonra: ilginç özellikleri ile öne çıkar. Gemi: deniz kuvvetleri personeli tarafından, sürgün yeri olarak değerlendirilir. Hatta: isminin başına “Biji” kelimesi getirilir. Çünkü: gemi personelinden, iki astsubay: PKK propagandası yaparken yakalanırlar ve mahkum olurlar. Geminin ismi, takip eden dönemde “Hacı” olarak anılmaya başlanır. Çünkü, bu seferde, gemi personeli arasında: dindarların yoğunlukta bulunması gündeme gelir.
Kısacası: ilginç bir gemi olan Muavenet; yıllık rutin yapılan, NATO Tatbikatına katılmak üzere: Ekim 1992 tarihinde, Ege denizine gider. Burada: NATO Kararlılık Gösterisi-92 Tatbikatı yapılmaktadır.
Tatbikatta: gerçek silah ve mermi kullanılması yasaktır. Tatbikata katılan gemiler: yeşil ve kırmızı olmak üzere, iki guruba ayrılırlar. Saratoga uçak gemisi: kırmızı guruptan, Muavenet gemimiz ise, yeşil guruptandır.
xxxxxxxxxx
OLAYIN OLUŞUMU:
Tatbikat, normal seyrinde sürdürülür ve ana safhası biter. Gemiler için: tatbikatın intikal yani üslerine geri dönüş safhası başlar. Akşam saatlerinde: gemilerin tümü: uyku-dinlenme pozisyonuna girerler.
Tam bu sırada: 2 güdümlü mermi: Muavenet gemisinde: köprü üstüne isabet eder ve burayı havaya uçurur. Köprü: Türkiye Cumhuriyetini temsil etmesi ve bayrak taşıması nedeniyle; büyük anlam taşımaktadır. Olayın en tatsız yanlarından birisi bu.
Hemen arkasından isi, ikinci bir mermi. Birinci mermi: doğrudan köprüye isabet eder. İkinci mermi ise: köprünün hemen önünde bulunan, ikinci taret ile, köprü arasında patlar.
Güdümlü roketlerin: ateşlendikten sonra, iki gemi arasındaki uzaklığı en fazla, 1 saniyede aldığı düşünüldüğünde, Muavenet personelinin, herhangi bir koruyucu tedbir alamamıştır.
Geminin beyni durumundaki kaptan köşkünde: onarılmayacak derecede hasar oluşur. Geminin kaptanı; gemi mürettebatından, ölen, 5 kişi arasındadır. Makine subayı, geminin komutasını alır.
Saratoga uçak gemisinden kalkan bir helikopter ile, bir kısım Amerikalı, Muavenet gemisine gelirler. Gemideki: güdümlü mermi parçalarını toplamak isterler. Ancak: geminin komutasını alan, Makine subayı, buna izin vermez ve Amerikalılar, gemiden uzaklaştırılırlar.
xxxxxxxxx
OLAYIN ARAŞTIRILMASI:
Olayın ayrıntıları incelendiğinde: gelişimi ortaya çıkar.
Saratoga uçak gemisi: yeşil konumda bulunan Muavenet gemisine karşı, nedeni bilinmez bir şekilde: alarm durumuna geçmiştir. En yüksek alarm durumu emri verilir, ama bu emrin kim tarafından ve neden verildiği, asla öğrenilemez. Daha sonra: yine nedeni bilinmez bir şekilde: Amerikan Saratoga uçak gemisinden; iki güdümlü “Sea Sparrow” füzesinin atıldığı ve Muavenet gemisinin, bu güdümlü mermilerle vurulduğu anlaşılır.
Sea-sparrow tipi güdümlü mermiler: aslında hava hedeflerine karşı kullanılmaktadır. Ama yakın mesafede: su üstü hedeflere karşı da kullanılmaları mümkün.
Ancak: bu tür güdümlü mermilerin atış kontrol sistemleri: gemilerde, savaş harekat merkezi denilen yerde bulunur. Yani: bu tür bir füzeyi harekete geçirmek için; muhtemelen, 15-20 arası düğmeye basmak gerekir. Çoğu zaman ise: bu düğmelerin bir kısmı; anahtarlı bir kilit mekanizması ile korunur.
Aynı zamanda: bu güdümlü mermilerin ateşlenmesi için: güdümü sağlayan atış kontrol radarının; belli bir hedefe kilitlenmesi gerekir ki, radar kilitlendiğinde, alarm verir ve bu alarmın, savaş harekat merkezinde görev yapan Amerikalı personel tarafından duyulmaması imkansızdır. Ama, zaten alarm durumu verilmiş, ama emri veren kim ve neden alarm durumu verildiği asla belirlenemedi.
xxxxxxxxxx
MUAVENET VURULMASINDAN SONRAKİ GELİŞMELER:
Muavenet: olaydan sonra, köprüsünden hasarlı olmasına rağmen, kendi gücü ve iradesiyle, Çanakkale Boğazından geçerek, Gölcük Donanma Komutanlığı tesislerine ulaşmıştır.
Olayın ortaya çıkması üzerine: Amerikan Başkan Yardımcısı Lawrence Eagleburger: Washington Büyükelçimiz Nüzhet Kandemir’i arar ve “ Geminizi batırdık, özür dileriz” der. Çok komik gerçekten.
Türkiye: geminin vurulmasını protesto eder. Geminin tazmin edilmesini ve gemide yaşamını yitiren insanlarımız için ailelerine tazminat ödenmesi istenir.
Tazminat olarak: 8 gemi verileceği söylenir. Ancak: aşağıda belirteceğim gibi: tazminat olarak verileceği söylenen, 8 hurda gemi için; uzun süre kira bedeli ve bilahare satış parası istenir ve alınır.
Muavenet gemisi, onarılamayacak derecede hasar gördüğünden: hurdaya çıkarılır.
Bir komisyon kurulur. Bu komisyon tarafından araştırılan olay, kaza denilerek raporlara intikal ettirilir ve dosya kapatılır. Ama daha önce de söylediğim gibi: adı geçen güdümlü mermilerin ateşlenmesi için: birçok düğmeye aynı anda basılması gerekiyordu ve bu düğmelerin birçoğu, özellikle Amerikan savaş gemilerinde, kilit altında bulunduruluyordu. Yani: kazara, ateşleme sisteminin, dalgın bir Amerikalı askerin elinin çarpması ile ateşlenmesi asla mümkün değildi.
Daha hassas olan bir diğer konu ise: bu güdümlü mermilerin; Saratoga uçak gemisi tarafından, doğrudan Muavenet gemimize kilitlenmiş olmaları idi. Önce kilitlenmiş ve sonra ateşlenerek, gemilerde, ait olduğu ülkeyi temsil eden köprü bölümü vurulmuştu. Kaza olması ihtimaline kesinlikle inanmıyorum. En iyi ihtimalle; Saratoga uçak gemisinde görevli; bir kısım sarhoş Amerikalı gemi personelinin yarattıkları; bir vahşet, cinayet.
Kurulan komisyonda: olayın boyutlarını düzenlemek açısından: Amerikalılar tarafından çeşitli durumlar ortaya atılmıştır. Muavenet gemisinin olayda ölen kaptanının: neden o saatte kaptan köprüsünde bulunduğu sorgulanmıştır. Bir geminin kaptanının; çok ta geç olmayan bir saatte: kaptan köprüsünde bulunmasından normal ne olabilir? Bunun yanında: Amerikalılar tarafından, gemi kaptanı ile, Saratoga gemisi personeli arasında: telsiz konuşmaları yapıldığı bildirilmiş olup, bu konuda da, herhangi bir net sonuç yoktur.
Ayrıca: Amerikalılar: olaydan önce, Muavenet gemisinin tüm taretlerinin: Saratoga uçak gemisine dönük bulunduğunu söylemişlerdir. Ama, elbette bu da yalan. Çünkü: ikinci mermi, taret ile köprü arasında patladığında: taretin kendisi de hasar görür. Bu hasar: tam taretin arkasında oluşur. Bu durumda: taretin; Saratoga gemisine dönük bulunması mümkün değildir.
Güdümlü mermilerin atıldığı: Saratoga gemisi, daha önce bu konuda sabıkalı. Geminin kaptanı: Albay James Drager.
Saratoga gemisinde, Sea-Sparrow atış kontrol sisteminin başında görevli bulunan personelin kan örneklerinde: alkole rastlanılır. Ancak: olaya sebebiyet verenler, sadece disiplin cezası ile cezalandırılır.
Saratoga uçak gemisi ise: apar-topar hizmet dışı edilir.
Evet: güdümlü mermilerden birincisi: kaptan köşkünü vurduğunda: bu sırada burada bulunan, gemi komutanı başta olmak üzere; 5 Türk denizcisi şehit olur. Bunların kimlikleri:
Gemi komutanı Kurmay Yarbay Levent Kudret Güngör,
Uçaksavar yardımcı subayı Teğmen Alper Tunga Akan,
Tesis Astsubayı Serkan Haktepe,
İkmal Çavuşu Mustafa Kılıç,
Er Recep Atak.
Olayda: gemi mürettebatından, 22 kişi de yaralanır.
Olayda hayatını kaybeden, gemi komutanı Yb.Kudret Güngör’ün adı: destek gemilerinden birine verilir.
Şehit yakınları ve gaziler tarafından: Amerikan mahkemelerinde; tazminat davaları açılır. Ama: bu davalarda, bu acılı kişiler, maalesef, anlaşılmaz şekilde, yalnız bırakılırlar. Davalar: yaklaşık 7 yıl sürer ve sonuçta: şehit yakınları ve gaziler: Amerikan ordusu ile, baş başa kalırlar. Dava sonunda ise: Amerikan Mahkemesi: olayın “askeri bir olay değil”, “siyasi bir olay” olduğuna ve dolayısı ile, davaya bakamayacağına karar verir.
Böylece: gemimizin, “siyaseten” vurulduğu, Amerikan Mahkemesi tarafından da, ifşa edilmiş olur.
Ölenlerin ailelerine verileceği söylenen tazminatlar: sembolik ödemeler olarak kalır ve hatta bu cüzi bedeller bile, Amerikan makamlarınca tam olarak ödenmez.
İşin garibi: Muavenet vurulmadan önce: Amerika: Türkiye’ye vermek istediği, ancak Türkiye’nin kabul etmediği: knox sınıfı gemilerden 8 tanesi, içleri boş olarak kiralama yolu ile Türkiye verilir. Ancak: bu hurda gemileri, denize tekrar sokabilmek ve içlerini düzenleyebilmek (içleri boş olarak verildi) için: bir yığın para harcamak gerekir.
Amerikalı uzmanlar: bu hurda gemilerin teslimi sonunda: yine, askeri üslerimizde arzu ettikleri gibi gezmeye ve hareket etme özgürlüğüne kavuştular. Bu keyfin: Almanlar tarafından yaşanmasını engellerler.
Yani: ihtiyacımız olmayan, istimle çalışan, bu hantal gemiler; zorla bize gönderilir. Ama: sadece: 5 yıl sonra hurdaya çıkmaya başladılar ve jilet oldular. Bu arada: önceleri herhangi bir ücret ödemeden, vurulan Muavenet gemimizin karşılığında verildiği düşünülen bu hurda gemilerin: yıllık kira bedeli karşılığı verildiği öğrenildi. Hatta: bir süre sonra, kira bedeli yeterli gelmemiş olsa gerek, satışları yapıldı. Sonuçta: Muavenet gemisinin vurulması karşılığı olarak, Amerikalılar tarafından Türkiye’ye ücretsiz olarak verilmiş, herhangi bir gemi yok.
SONUÇ:
Güdümlü mermilerin nasıl ateşlendiği: asla kamuoyuna açıklanmadı. Hatta: bu olayın yanlışlıkla meydana geldiği bile savunulmadı. Çünkü: bu dönemde: daha önce de söylediğim gibi: Türkiye; siyasi iç çekişmelerle boğuşuyordu ve dış ilişkilerde; bazı dengelerin yaratılması için; sanırım, bu tür bir gösteriye ihtiyaç duyuldu. Ama: ya ölenler, ölenlerin yakınları, yaralananlar?
Devletin zirvesi: olayı, üzücü bir kaza olarak nitelendirdi. İlerleyen yıllarda ise: olayın ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. Olaydan 11 yıl sonra: Saratoga uçak gemisinde yapılan çekimler: ajanslar tarafından yayınlandı. Ama: biraz önce de söylediğim gibi: niye ve neden sorularının yanıtları bulunamadı. Amerikan mahkemeleri bile, olayın bir ihmal veya askeri kaza değil, siyasi bir olay olduğu konusundaki yargılarını; alenen ilan ettiler.
Evet: Muavenet muhribimizin vurulması olayı hakkında; derleyebildiğim bilgiler bunlar. Farklı bilgisi olanların, mesajlarını bekliyorum.